🐪 Erikson Ve Psikososyal Gelişim Kuramı
Psikososyal Gelişim Kuramı. Amerikalı bir psikanalist olan Erik Erikson, kişilik psikolojisi alanında yaygın olarak kabul gören bir karakter gelişimi teorisi geliştirdi. Hepimiz hayatlarımızda bir takım krizler yaşarız ve bunları olumsuz olarak görmeye alışırız. Fakat Erik Erikson’a göre, krizler evrimi ve değişimi
25Ocak 2010. #1. ERİK ERİKSON’UN PSİKO-SOSYAL KİŞİLİK GELİŞİM KURAMI. Erikson, Freud’un “Psikanalitik Gelişim Kuramı”nın “Sosyal Çevrenin Gelişime Etkisi”ni görmezden geldiği düşüncesiyle, Sigmund Freud’un Kuramına paralel olarak bu Kişilik Gelişimi Kuramını ortaya atmıştır. Temel görüşleri şunlardır:
Psikososyal Gelişim Kuramı. Birçok kuramcı gibi Erikson da kişilik gelişimini belirli dönemlere ayırarak incelemiştir.Psikososyal Gelişim Kuramı’na göre, sosyal çevre bireyin benliğini oluşturabilmesi için çok önemlidir. Yani anne babalar, öğretmenler ve arkadaşlar çocuğun kişiliğinde etkin rol oynarlar.
Düşünmekistediğim bir sonraki nokta, psikososyal krizler dizisi olarak kalkınma nosyonu. Evet, hayatın bir aşamasında insanlar alternatif gelişim yolları bulurlar ve kendi tercihlerine bağlı olarak, kişisel gelişim, gelişimsel bozukluklar ve duygusal, kişisel ve bilişsel problemlerle hem olumlu hem de uyumlu ve olumsuz olabilir.
İşte dünyaca ünlü Danimarka asıllı ABD’li psikanalist Erik Erikson, insan hayatını 8 evrede özetlediği “psikososyal gelişim kuramı”nda tam da bunu söylüyor. “İnsanın sekiz evresi” olarak da tanımlayabileceğimiz bu kurama göre nasıl yaşlanacağımızı, yaşlandığımızda kim olacağımızı ve nasıl
24 Mart 2021 'te yayınlandı. Çocuklarda Psikososyal Gelişim. Erikson’a göre kişiliğin gelişimi doğumdan ölüme kadar sekiz evrede gelişir. Çocuğun kişilik gelişimini belirleyen ise beş evre vardır. Merkezinde; güven, özerklik, girişim, çalışma ve başarma, kimlik, yakınlık kurma, üretkenlik ve benlik bütünlüğü
Değişim ve krizler normal mi? Erik Erikson’a göre hayatın her döneminde farklı değişim gelişim ve krizler vardır ve bunlar doğaldır. Bunlar, büyümemize ve kendimiz hakkında daha fazla şey öğrenmemize izin veren durumlardır. Kaç aşamadan oluşur? Erik Erikson, yaşam yolculuğunu sekiz aşamada değerlendirir. 1.
Filozoflar. 03.11.2019. 2.557. Erik Erikson (15 Haziran 1902 – 12 Mayıs 1994), Danimarka ve Alman kökenli Amerikalı psikolog. Gelişim psikolojisi ve psikoanaliz alanlarında çalışmaları, özellikle insanların sosyal gelişim teorisi ile tanınmaktadır. “ Kimlik bunalımı” kavramını ilk kullanan psikologdur.
TEMEL GÜVENE KARŞI GÜVENSİZLİK ( 0- 18 AY) ÖZERKLİĞE KARŞI ŞÜPHE VE UTANÇ (18 AY 3 YAŞ ) İkinci dönem bir buçuk yaşında başlayıp üç yaş civarında biten ve Freud’un anal dönemine karşılık gelir. Anal dönem haz ve ilginin dışkılama ve bırakma davranışlarını yoğun bir şekilde
Aşama2. Özerklik Vs Utanç ve şüphe (18 ay-3 yıl) Erikson'un psikososyal gelişim evrelerinin ikinci aşamasında, çocuklar bedenleri üzerinde bir derece kontrol sahibi olurlar ve bu da kendi özerkliklerini arttırır. Görevleri başarılı bir şekilde kendi başlarına tamamlayarak bağımsızlık ve özerklik duygusu kazanırlar.
ErikErikson, kişiliğin şekillenmesinde sosyal yaşamın etkisini vurgulamıştır. Psikososyal Gelişim Kuramı, kişilik gelişiminin yaşam boyunca devam ettiğini ve bir bireyin yaşamı boyunca geçmesi gereken sekiz aşamanın olduğunu belirtir. Her aşama kişiliğin oluşumunda son derece önemli bir rol oynar ve olumlu
20222023 PSİKOLOJİ ve PDR YÜKSEK LİSANS İLANLARI psikososyal gelişim kuramı . Erik Erikson’un psikososyal gelişim kuramı sekiz evreden
VOZR. Kişilik kapsamlı bir sözcük olmasından dolayı birçok tanımı vardır. Bu konuda kesin bir tanım yoktur. Ancak eğer bir tanım gerekirse; kişilik, insanın tutumu, olaylara karşı verdiği tepkileri, hareketleri, hisleri, düşünceleri genel olarak kişiyi başkalarından ayıran özelliklerdir ve toplumda çok çeşitlidir. İnsanın gelişiminin sonucunun büyük bir Psikanalitik Gelişim KuramıKişilik gelişiminde rol oynayan birçok faktör vardır. Bunlar genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Freud ise psikanalitik gelişim kuramında kişiliğin oluşmasında, bireylerin bütün davranışlarını zihinsel süreçlerle açıklar. Bu kurama göre dış dünyadaki edimler, zihinsel süreçleri belirlemez. Tam tersi zihinsel süreçler dış dünyaya tepkileri, eylemleri belirler. Kontrol aslında benliktedir. Benliğin kazanımlarıyla, geçmiş deneyimleri birleştiririz ve dış dünyaya aktarırız. Ve bu aktarımlar diğer insanlar hakkındaki fikirlerimizi oluşturur. Diğer insanların da bizimle ilgili görüşleri, bu süreçlerin zihinlerinde yer edinmesiyle bireylerin davranışlarını benlik özelliklerine, düşüncelere indirgese de; bilincin gücünün tüm sosyal evreleri, gelişim evrelerinin temelini açıklayabileceğini düşünmüştür. Freud aslında davranışların öznel yönlerine odaklanmıştır. Ona göre bir nedensellik birden fazla sonuca sebep olmaktadır. Freud için gelişim süreçlerini sadece davranışlarla açıklamak, aynı tutum karşısında aynı sonucu almak demek olabilir. Freud bu katkılarıyla, davranışların sebeplerine açıklık getirmiştir. Çünkü bilinç çok boyutludur, gerçek olanla gerçek dışı arasında farklı boyutlar içerir. Anlam dünyasında farklı sorgulamalara sebep olur. Yaşam boyu bu sorgulamalar devam eder. Birey dönemsel olarak ne yapması, ne düşünmesi gerektiğine hayat boyu bu kazanımları sayesinde karar verir. Freud’un psikoseksüel gelişim evreleri oral, anal, fallik, gizil ve genital dönemlerden göre id, süperego, ego kavramları bu kuramın açıklanmasında etkilidir. İd doğuştan gelen istekler ve ilham veren arzulardır. Beynimiz bize bu konuda ilham verir. Süperegoysa beynimizi dinlemememiz gerektiğini söyler. Freud’a göre süper ego ahlaki tutumlarla birleştirilir. Ve bu tutumlarla davranışa yön verir. Süperego çocuklukta gelişmektedir. Freud’a göre ileri yetişkinlik, yetişkinlik evrelerinde gelişim süreçlerini tamamlamaya başlarız, yani çoğu konuda yetkinlik kazanabiliriz. Egomuzu dinleriz, ona uyum sağlar ya da tam tersi egoyu kendi zararımıza kullanırız. Erikson’un Psikososyal Gelişim KuramıErikson gelişim kuramını ise belirli süreçlerle açıklamıştır. Bunlar doğumla başlar. Erikson’un psiko-sosyal gelişim evreleri temel güvene karşı güvensizlik, özerkliğe karşı kuşku ve utanç, girişimciliğe karşı suçluluk, çalışma ve başarmaya karşı aşağılık duygusu, kimliğe karşı rol karmaşası, yakınlığa karşı yalıtılmışlık, üretkenliğe karşı durağanlık, ego bütünlüğüne karşı umutsuzluk evrelerinden oluşmaktadır. İlk evrelerde birey kendisini ya kaygı duyarak geliştirir ya da suçluluk duymaz. Bebeklik döneminde ilgi ihtiyacı karşılanırsa kişi diğer aşamaları da daha rahat atlatır. Kişi yaşadığı çevrede sevgi ve değer duygularında doyuma ulaşırsa da bunu üretkenliğine döneminde yakın ilişkiler ön plana çıkar. Erikson yakın ilişkileri başka bir kişiye tamamen adanabilme kapasitesi olarak tanımlar. Birey bu ilişkiler sayesinde hayata farklı perspektiflerden bakmayı öğrenebilir. Varoluşla ilgili problemlerini daha kolay kategorisinde bulunan diğer makaleleri de okumanızı tavsiye ederiz!
Bu yazıda sizi neler bekliyor? ERIK H. ERIKSON’UN PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI1 1. Gelişim evresi2 2. Gelişim evresi3 3. Gelişim evresi4 4. Gelişim evresi5 5. Gelişim evresi6 6. Gelişim evresi7 7. Gelişim evresi8 8. Gelişim evresi Son İlginizi çekebilecek diğer yazılarımız ERIK H. ERIKSON’UN PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI Anna Freud’un öğrencilerinden biri olan Erik Erikson önde gelen ego psikologlarından biridir. Erik Erikson kendi psikososyal gelişim kuramını geliştirirken Sigmund Freud’un varsayımlarını tamamen reddetmek yerine genişletmeyi seçmiştir. Erik Erikson’un psikososyal gelişim kuramı sekiz evreden oluşmaktadır. Erik Erikson’un psikososyal gelişim kuramındaki gelişim evreleri Freud’un oral anal fallik vb. dönemlerine denk gelmektedir. Erik Erikson’a göre her gelişim evresinde bireyin belirli hedefleri vardır. Her hedef, önceki ve sonra gelecek olan hedeflerle sistematik bir ilişki içindedir. Ve bu hedefler gerçekleştirildiğinde sağlıklı bir ruh sağlığına erişebileceğini söyler. Hedeflerde ise bir çatışma ve sonuç vardır. Her gelişim evresinin başarı ile sonuçlandığı taktirde ego güçlenmektedir. Evrelerin her birinde ego güçlendikçe duygular ortaya çıkar. Bunlar sırasıyla umut, irade, amaç, yeterlilik, sadakat, sevgi, ilgi ve akıl olarak belirtilmiştir. Erik Erikson gelişim basamaklarını şu şekilde tablolaştırmıştır. 1. Gelişim evresi Bebeklik 0-1,5 yaş Psikososyal kriz Temel güven ve güvensizlik Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu Umut Erik Erikson bu dönemde bebeğin ağız yoluyla tadarak öğrenmeye çalıştığını söyler. O yüzden bu döneme oral dönem olarak da söylenebilir. Bebek bu dönemde güven duygusunun gelişmesi ihtiyaçlarının düzenli bir şekilde karşılanmasına bağlıdır. Bu dönemde bebek ihtiyaçlarının karşılandığı durumda güven duymayı; karşılanmadığında ise güvenmemeyi öğrenecektir. Her iki duyguyu da öğrenmesi bunlara uygun tutumlar geliştirmesi gereklidir. Çok fazla güven kolay aldanan saf bir kimse olmasına; az güven ise öfke, engellenme düşmanlık gibi duyguların gelişmesine neden olur. Bu dönemin gelişen duygusu umut; güven güvensizlik arasındaki çelişkinin sonucu olarak ortaya çıkar. Temel patoloji ise umudun tersi olarak “geri çekilme”dir. 2. Gelişim evresi İlk Çocukluk 1,5-3 yaş Psikososyal kriz Özerkliğe karşı utanç ve şüphe Ego güçlenmesi sonucu gelişen duygu İrade Erikson’a göre bu dönem Freud’un anal dönem diye adlandırdığı döneme denk gelmektedir. Bu aşamada çocuk, kendi davranışlarının kendine ait olduğunun farkına dediği gibi sadece dışkılarını tutmak ve bırakmaktan zevk almazlar. İşeme, yürüme gibi bedensel işlevlerini kullanmaktan da zevk alırlar. Bu dönemde çocuk kontrol etmeyi öğrenir. Buna bağlı olarak inatçılık çatışma gerçekleşebilir. Çocuk keşfettiği, kullanabildiği bedensel işlevlerini kullanmaktan haz duyar. Bu haz karşısında katı bir tutum sergilemek çocukta utanç ve kendinden şüpheye yol açar. Katı tutumun sorunlar yaratması gibi, aşırı gevşek tutum da çocukta patoloji gelişmesi yol açar. Sağlıklı bir özerklik sağlamak çocukta irade duygusunu kazanmasını sağlar. Çocuk irade duygusunu kazanmaz ise dönemin patolojisi olan “zorlantı” gelişecektir. 3. Gelişim evresi Oyun Çağı 3-5 yaş Psikososyal kriz Girişimciliğe karşı suçluluk duygusu Ego güçlenmesi sonucu gelişen duygu Amaç Erikson’a göre bu dönem Freud’un fallik dönem diye adlandırdığı döneme denk gelmektedir. Bu dönemde çocuk kendi başına girişimlerde bulunur. Cinsellik dışında çocuk kendi cinsiyetinden olan ebeveyn ile özdeşim kurma, hareket yeteneklerini, dil becerilerini, meraklarını, imgeleme güçlerini ve hedef oluşturma yeteneklerini de geliştirirler. Önceki dönemde gelişen iradelerini amaca yönelik kullanmaya başlarlar. Bu dönemde öğrenme merakı ve girişimcilik oldukça fazladır. Bu tür durumda çocuk cezalandırıcı bir tutumla karşılaşırsa suçluluk duyguları ortaya çıkacaktır. Süperego geliştiği bu dönemde temel patoloji “çekingenlik”tir. Yine cezalandırıcı tutumun yerine aşırı serbest bırakılması çocuğun, amaçlara ulaşırken başkalarının sınırlarını gasp etme, hakları çiğnemesine sebep olacaktır. Bu dönemde çatışma sağlıklı ilerlerse “amaç” duygusu ortaya çıkacak ve hedefler doğrultusunda ilerlemeyi öğrenecektir. 4. Gelişim evresi Okul Çağı 5-11 yaş Psikososyal kriz Çalışkanlığa karşı aşağılık duygusu. Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu Yeterlilik. Erikson’a göre bu dönem Freud’un gizil dönem diye adlandırdığı döneme denk gelmektedir. Gizil dönemde çocuk cinsel arzularını bastırır. Okul çağına girmesi ile beraber sosyal dünyasına yaşıtları, öğretmenleri ve diğer yetişkinler girer. Çocuk oyun çağındaki arzularını bir kenara bırakıp toplumsal ve kültürel gerekliliklere göre bir şeyler yapmayı öğrenmesi gerekecektir. Bu dönemde çocuk çalışkan olmayı öğrenmektedir. Çocuğun kendi yetenekleri ölçüsünde görevlerin verilmesi, desteklenmesi ve çalışkanlığının taktir edilmesi yeterlilik duygusunu oluşturur. Diğer yandan başkaları ile kıyaslanması aşağılanması, başarısından çok başarısızlıklarının gündemde tutulması dönemin temel patolojisi olan “tembellik” ortaya çıkacaktır. 5. Gelişim evresi Ergenlik 11-20 yaş Psikososyal kriz Kimliğe karşı kimlik kargaşası. Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu Bağlılık. Kimlik oluşturma Erikson’a göre ne ergenlikle başlar ne de ergenlikle biter. Kimlik oluşturma sürecinin tavan yaptığı yerdir. Kimlik oluştururken üç temel bileşen cinsiyet rolü, mesleki tercih ve toplumsal rollerdir. Kimlik karmaşası içinde olan ergen kendini diğerleri ile kıyaslama içinde toplumsal konumunu öğrenmeye, kendi ile ilgili fikir edinmeye çalışacaktır. Bu dönemde ergen toplumsal rollerin ve normların sınırlarını zorlayacaktır. Bu zorlama ile farklı inanç ve rolleri deneme fırsatı bulacaktır. Bu denemeler ergeni asi olarak tanımlanması sebep olacaktır. Ancak buradaki temel mesele kimlik karmaşasının devam ediyor oluşudur. Kimlik karmaşası kimlik arayışında önemli bir durum olsa da çok fazla kargaşa yaşanması regresyona, uyum bozukluklarına neden olur. Bu dönemin sağlıklı atlatılması sonucu “bağlılık” gelişirken; aksi halde dönemin temel patolojisi olan “rol yadsıması” ortaya çıkacaktır. 6. Gelişim evresi Genç yetişkinlik 20-30 yaş Psikososyal kriz Yakınlığa karşı yalıtılmışlık Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu Sevgi. Ergenlik döneminden kimlik oluşturmuş şekilde çıkan birey, bu kimliği ile topluma karışmaya hazır hale gelmiştir. Ancak bu dönemde toplumun diğer üyeleri ile yakınlık kurarken kimliğini kaybedeceği korkusu ya da hiç kimlik oluşturamamış olması bireyi yalıtılmışlığa sürükleyebilir. Bu dönemde yakınlığa karşı yalıtılmışlık karmaşası başarı ile çözümlendiğinde “sevgi” aksi halde dönemin patolojisi “dışlama” gelişecektir. 7. Gelişim evresi Yetişkinlik 30-60 yaş Psikososyal kriz Üretkenliğe karşı durgunluk Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu İlgi. Genç yetişkinliğin sona ermesi ile birlikte altmışlı yaşlara kadar süren yetişkinlik dönemi bireyin toplumdaki yeri ve sorumlulukları belirlenmiştir. Bu dönemin karmaşası olan üretkenliğe karşı durgunluktur. Erikson üretkenliği gelecek kuşakların oluşturulması, onlara rehberlik edilmesi üretim yapılabilmesi ve yaratıcılık anlamlarında kullanmıştır. Buradan da anlaşılacağı üzere üretkenlik cinsel üretkenlikten daha fazlasıdır. Bu dönemde yetişkinler, kendilerine gereksinim duyulmasını bekler. Buradaki üretkenlik kavramına ek olarak bilim ve sanatta da üretkenlik bu kapsama girer. Bu dönemde yaşanan karmaşanın başarılı bir şekilde çözülmesi “özenli ilgi”nin oluşmasını sağlar. Aksi durumda yani kişinin kendi içine aşırı dönmesi dönemin patolojisi olan “reddedicilik” gelişecektir. 8. Gelişim evresi Yaşlılık 60+ yaş Psikososyal kriz Bütünlüğe karşı umutsuzluk Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu Akıl. Yaşlılık dönemi Erikson’un psikososyal gelişim kuramının sekizinci ve son dönemidir. Artık insan kendi biricik tüm yaşamını gözden geçirdiğinde, yaşam sürecini kabullenmesi ve istese de değiştiremeyeceğini kabullenmesi durumunda benlik bütünlüğü oluşacaktır. Yaşamından memnun olmayan, başka yaşamlara özlem duyan, pişmanlık yaşayan, başka türlü yaşamak için yeterli zamanının olmadığını bilen insanda umutsuzluk ortaya çıkar. Benlik bütünlüğü ile umutsuzluk karmaşasının başarılı çözülmesi sonucunda “akıl” yani bilgelik ortaya çıkar. Bu dönemin temel patolojisi ise “hor görme”dir. Son söz Erik Erikson’un psikososyal gelişim kuramı sekiz evreden oluşmakta ve birbiri ile bağlantı içinde ilerlemektedir. Kuramın bilimsel veriler yerine etik ilkeleri baz alması, psikanalize bağlılığını yinelemesine rağmen id psikolojisini yok sayması, toplumsal süreçlere fazla önem vermesi kurama yöneltilen eleştirilerdir. Kuramın iç tutarlılığının yüksek olması, terimlerin özenli seçilmesi ve kuramın temel teşkil ettiği deneysel araştırmaların kuramı verimli göstermesi güçlü yanlarını temsil ettiği söylenmektedir. Psikolog Özgür KOÇAK Kaynak Yazgan-İnanç, B., & Yerlikaya, E. E. 2012. Kişilik kuramları.6. baskı. Ankara Pegem Akademi. İlginizi çekebilecek diğer yazılarımız Depresyondan Çıkış Yolu – Hakan TÜRKÇAPAR SOKRATİK SORGULAMA TEKNİĞİ NEDİR? SOSYAL MEDYANIN BENLİĞİ YOK EDİŞİ TERS PSİKOLOJİ NEDİR? TOKSİK ANNE-BABALAR KİMLERDİR? SERBEST ÇAĞRIŞIM TEKNİĞİ NEDİR?
303 E. Ericson, yaşam boyu gelişim ilkesini ortaya atan ilk psikologlardan biridir. Yaşam boyu gelişim kavramı, Erikson’un psikoloji bilimine en önemli katkılarından biridir. Erikson, psikososyal gelişim kuramını sekiz kritik döneme ayırarak ve her dönemde atlatılması gereken karmaşa ve problemleri ele alarak incelemiştir. 0-1 yaş – Temel güvene karşı güvensizlik1-3 yaş – Özerkliğe karşı kuşku ve utanç3-6 yaş Oyun Dönemi – Girişimciliğe karşı suçluluk6-11 yaş Okul Çağı Dönemi – Çalışma ve başarılı olmaya karşı aşağılık duygusu11-20 yaş Ergenlik Dönemi – Kimliğe karşı kimlik bocalaması20- 40 yaş İlk Yetişkinlik Dönemi – Yakınlığa karşı uzaklık40- 65 yaş Yetişkinlik Dönemi – Üreticiliğe karşı durgunluk65 yaş Olgunluk – Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk Sağlıklı bir kişilik kazanmak için bir evrenin başarılı olarak atlatılması, kendinden sonraki evre için olumlu temel oluşturur. Bir evredeki kriz tam olarak çözümlenemezse birey, o döneme takılıp kalır. Yaşamının daha sonraki dönemlerinde de bu kriz çözümleninceye kadar sorun yaratır. Örneğin; bebeklik çağı krizi olan güvensizlik, ergenlik çağı krizi olan kimlik karmaşası, yetişkinlik dönemlerinde gözlenebilir. Temel Güvene Karşı Güvensizlik 0-1 Yaş Bu dönem 0-1 yaşı kapsar. Bebekler, çevrelerindeki dünyaya güvenebilecekleri ya da güvenemeyeceklerine ilişkin temel duygular edinir. Bir yaşına kadar çocuğun ihtiyaçlarının doyurulması, büyük ölçüde anneye bağlıdır. Annenin çocuğun ihtiyaçlarını giderirken onu sevmesi, okşaması, sıcaklığını hissettirmesi, ilgilenmesi, çocukta güven duygusunun temellerini oluşturmaktadır. Annesinin kendisini sevdiğinden emin olan çocuk, annesine ve çevresindeki dünyaya güvenir, kendini sevilmeye değer bulur. Anne tarafından reddedilen, soğuk davranılan, ihtiyaçları yerinde ve zamanında karşılanmayan çocuk, kendisine ve çevresine karşı güvensiz olur. Bu güvensizlik, ileride olumlu bir şekilde çözümleninceye kadar tüm gelişim dönemleri boyunca devam eder. Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç 1-3 Yaş Bu dönem on ikinci aydan itibaren üç yaşına kadar sürer. Genellikle çocuklar bu dönemde yürürler, başkalarıyla iletişim kurabilecek kadar konuşurlar. Çocuklar kendi çevrelerini kontrol etmek, güçlerini göstermek isterler. Yapabilecekleri ve yapamayacakları konusunda ana-baba ve çevrelerindeki kişileri test ederler. Önceki dönemde temel güvenduygusunu kazanmış çocuklar için bu dönemde esnek ve çevresini özgürce keĢfedebileceği ortamlar sağlanmalıdır. Çocuğun kendi kendine yemek yemesi, eşyalarını toplaması, giyinmesi, soyunması, giysilerini seçmesi, karşılaştığı bazı problemleri çözmesi desteklenmelidir. Bu yönde desteklenen çocukların bağımsızlık duygularının temelleri atılmış olur. Buna karşılık sürekli olarak sınırlandırılan, aşırı derecede korunan, çok sıkı kontrol edilen çocuklarda kendi yeteneklerinden şüphelenme, kendinden utanma duyguları oluĢabilir. Girişimciliğe Karşı Suçluluk 3-6 Yaş Bu dönem üç yaşından altı yaşına kadar sürer. Çocuğun motor ve dil gelişimi düzeyi, onun çevresini daha fazla araştırmasına, daha fazla girişken olmasına olanak verir. Çocukta hareketliliğin artmasıyla problem oluşturan davranışları da artar. Çocukta girişkenlik duygusunun gelişebilmesi için değişik yaşantılarla çocuğun kendisini keşfetmesine imkân sağlanmalıdır. Çok sık azarlanan ve engellenen çocukta suçluluk duygusu geliĢmektedir. Girişkenliği cezalandırılan çocuk gerek bu dönemde gerekse yaşamın gelecek dönemlerinde yaptıklarının yanlış olduğunu düĢünüp suçluluk duyabilir. Çocuğun yapması ve yapmaması gerekenler konusunda bir denge kurularak girişkenlikleri çabaları desteklendiğinde çalışma ve baĢarılı olma davranıĢları geliĢir. Aksi takdirde sürekli olarak yaptıkları eleĢtirilen, desteklenmeyen, beğenilmeyen çocuklar, yaptıklarının değersizliğine inanarak aşağılık duygusu geliştirilebilir. Çalışma ve Başarılı Olmaya Karşı AĢağılık Duygusu 6-11 Yaş Bu dönemde çocuk okula baĢlar ve sosyal hayatında geniĢleme olur. O güne kadar çocuk için anne-baba ile olan etkileĢimi sosyal hayatının merkezindedir. Okula başladığında akranları ve öğretmenleri ile sosyal etkileşimi daha merkezde bir yere gelir. Anne ve babaların çocuk üzerindeki etkisinin azaldığı, arkadaş ve öğretmenlerin etkisinin artığı gözlemlenir. Bu dönemde çocuk için akran ve öğretmenlerinin kendisiyle ilgili görüşleri çok önemlidir. Bu nedenle çocuğun okulda başarılı olması için öğretmen ve arkadaşlarından takdir görmesi önemlidir. Bazen çocuk, anne-babasında göremediği sosyal desteği akranları ve arkadaşlarından görebilir. Bazen de öğretmenlerinden alamadığı desteği ailesi karşılar. Bu dönemi sağlıklı bir şekilde tamamlayan çocuk bir şeyleri başarabileceğini kavramıştır. Bu da çocukta çalışmaktan zevk alma ve başarmaktan gurur duyma duygusunu geliĢtirir. Çocuk bu dönemde kendini başarısız ya da yetersiz hissederse aşağılık ve yetersizlik duygusu gelişir. Örneğin; ilkokul çağlarında bir çocuğa öğretmeni “Sen sakın matematikle ilgili bir alan seçme, başarılı olamazsın.” der. Daha sonra tüm derslerden baĢarılı olan bu çocuk matematikte bir türlü baĢarılı olamaz, ilkokul öğretmeninin söyledikleri onu engeller. Lisede matematik dersinin öğretmeni, öğrencileri yüreklendirir ve herkesin matematiği öğrenebileceğini, matematikte baĢarılı olabileceğini söyler. Bu çocuk, cesaretlenir ve matematikte başarılı olur. Bugün bu çocuk, iyi bir üniversitenin mühendislik fakültesinden mezundur. Ergenlik Dönemi Kimliğe KarĢı Kimlik Bocalaması 11-20 Yaş Ericson’a göre bu dönem, kişilik gelişiminde çocukluktan yetişkinliğe geçiş yılları olarak tanımlanan gençlik adolesan dönemidir. Bu dönem, Erikson’un kimlik karmaşası kavramı ile karakterize edilmiştir. Bu dönemde “Ben kimim?” sorusu çok önemli bir hâle gelir. Ergen, ana-babasından çok akran gruplarından etkilenir. Öğretmen ve ana-babalar, ergene bir yetişkin gibi davranmalı, onunla sevgi ve saygı temeline dayalı bir dostluk kurmalıdır. Ericson’a göre bu dönemde ergen, başarılı bir Ģekilde kimlik çözerse kendisine güvenen bir kişi olarak yaşamını sürdürebilir ve başarılı olur. Aksi takdirde yaşamın gelecek dönemlerinde de bu karmaşayı çözmek için uğraşmaya devam eder. Örneğin; ne yapmak istediğine karar veremeyen, bir işten diğerine atlayıp bocalayan, çocuk gibi davranan yetişkinler, henüz kimlik kazanma karmaşasını çözümleyememiĢ kiĢilerdir. İlk YetiĢkinlik Dönemi Yakınlığa KarĢı Uzaklık 20-40 Yaş Bu dönem, ortalama 20- 40 yaşı kapsar. Ergenlik döneminde kimliğine kavuşan kişi, artık kimliğini kaybetme korkusuna kapılmaksızın başkalarıyla dostluklar kurabilir, karşı cinsten ilişkilerde arkadaşlık ve sevgi ağırlık taşır. Bu dönemi sağlıklı atlatan kişi, güvenli bir şekilde sevgiyi verme ve alma gücüne sahip olur. Başkalarıyla dostluk ilişkisi kurmada güçlük çeken genç, psikolojik bir yalnızlığa sürüklenebilir. Üreticiliğe Karşı Durgunluk 40-65 Yaş Bu dönem, orta yetişkinlik yıllarını kapsar. Yetişkin hayatlarının sonlarına doğru insanlar, kendi hayatları ile ilgili bir değerlendirme yapma eğilimine girer. Kişi, geçmişteki dönemleri olumlu bir şekilde geçirmiĢse bu dönemde üretken, verimli ve yaratıcı olur. Orta yaşı kapsayan bu dönemde, benliğin en önemli işlevi üretme, yaratma ve yaratılan ürünlere sevgiyle bağlanmaktır. Daha önceki dönemlerini başarılı olarak atlatmışsa birey üretken, verimli ve yaratıcıdır. Bunlardan yoksun olan bireyler, bir işe yaramama duygusuna kapılabilir ve durgunluk dönemine girebilir. Çevreye kayıtsız kalıp mutsuz olabilirler. Olgunluk Dönem Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk 65 Yaş ve Sonrası Bu dönem, bireyin yaşlılık ya da ileri yetişkinlik dönemini kapsamaktadır. Daha önceki dönemlerde kazanılmış benlik özelliklerinin iyice olgunlaĢması ve birbirleri ile bütünleşmesi bu dönemde gerçekleşir. Birey, bu dönemde ya önceki yedi evrenin birikimi sonucu benliğini tam olarak bulmuş, güvenli, mutlu, topluma etkin uyum sağlayabilen, aranan, sevilen ve sayılan kimsedir ya da umutsuz, uyumsuz, hırçın, aksi bir insan görünümündedir.
Bu yazıda neler okuyacaksınız?ERİKSON’UN PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI1. Aşamalı oluşum Epigenetik İlkesi 2. Organ İşlev Biçimi3. Toplumsal İşlev ÖrüntüPSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMININ TEMEL İLKELERİ PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMININ DÖNEMLERİ1. Temel Güvene Karşı Güvensizlik 0–1 yaş 2. Özerkliğe Karşı Utanç ve Şüphe 1–3 yaş 3. Girişimciliğe Karşı Suçluluk 3–6 yaş 4. Çalışkanlığa Karşı Aşağılık Duygusu 6–12 yaş 5. Kimlik Kazanamaya Karşı Rol Karmaşası 12–18 yaş 6. Yakınlığa Karşı Yalnızlık 18–30 yaş 7. Üretkenliğe Karşı Verimsizlik 30–60 yaş 8. Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk 60 ve üzeri KİMLİK STATÜLERİ A. Başarılı Kimlik Marcia B. İpotekli Kimlik Marcia C. Moratoryum Kimlik Marcia D. Dağınık Kimlik Marcia E. Ters kimlik F. Gölgelenmiş Kimlik Kişilik Gelişimi Kuramlarını ele aldığımız yazı serimizin 2. kısmında Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı’na değineceğiz. ERİKSON’UN PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI Erikson önceleri psikoseksüel kuramı benimsemiş fakat zamanla bu kuramın eksik yanlarını fark edip kendi kuramın ortaya koymuştur. Kuramın temelin Freud’un görüşlerinden faydalanarak oluşturmuştur. Erikson, epigenetik bir yaklaşımla kişilik ve benlik gelişimin açıklamıştır. Yani bir bebeğin anne karnında şekillenmesi gibi kişilik ve benlikte sosyal çevre içinde zamanla şekillenerek oluşur. ERİKSON DERKİ; Kişilik yaşam boyu devam eder. Kişilikte kritik yaş aralığı 12 – 18’dir. Her döneme ait bir kriz vardır. Krizlerin olumlu atlatılması kişiliği olumlu etkiler. Yapıcıdır. 6. Kişilikte sosyal çevre etkilidir. Kişiliğin hakim yönü egodur. Erikson kuramını bir takım ilkeler üzerine kurmuştur 1. Aşamalı oluşum Epigenetik İlkesi Gelişen organizmanın bir taban planı vardır. Organizmanın parçalan bu taban plana göre belli bir zaman ve sıraya göre gelişir. Her dönem kendisinden sonra gelen dönem için bir basamak oluşturur ve bir dönem önceki dönemlerin etkisi ile biçimlenir. Önceki dönem sonraki dönemlerde gelişecek olan çekirdek özellikleri içinde taşır. Böylece, kişilik gelişmesi, yaşamın ilk günlerinden başlayarak birbiri üzerine binen ve birbirini hazırlayan basamaklardan ilerleyerek gerçekleşir. Aşamalılık ilkesine göre her dönemin kendisine özgü gereksinimleri, görevleri ve çözülecek sorunları vardır. Fakat bir dönemin olumlu yada olumsuz etkileri ilerleyen dönemlerde tersine çevrilebilir. 2. Organ İşlev Biçimi Erikson’a göre belli bir dönemin ağırlık noktası olan bölgeye ilişkin temel işlevler bütün organizmaya yayılarak organizmada egemen bir işlev oluşturur. Örneğin Freud’a göre oral dönemde bir tek ağız bölgesinin temel işlevi vardır. Ancak, Erikson’a göre bu dönemde organizma bütün yüzeyi, bütün duyu organları ile de bu işlevi kullanmakladır. 3. Toplumsal İşlev Örüntü Her dönemin kendine özgü organ işlev biçimi toplumsal çevre ile sürekli etkileşim içindedir. Örneğin bebeklikte çocuk belli toplumsal yöntemlere uygun olarak kendisine verilen besileri ve uyaranları kendi içine alarak sindirirken, en yalın anlamda toplumsal bir alış veriş içine girmektedir. PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMININ TEMEL İLKELERİ Sosyal çevrenin ve kültürün kişilik gelişimi üzerindeki etkilerini de daha fazla vurgulamaktadır. Egonun gelişimi, dönemin temel ihtiyaçlarının karşılanmasına bağlıdır. Kişilik gelişim yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Kişilik gelişimi dönemler halinde olur. PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMININ DÖNEMLERİ 1. Temel Güvene Karşı Güvensizlik 0–1 yaş Bu dönemde birey etrafındakilere güvenip güvenmeme konusunda bir fikir edinmektedir. Yaşamın ilk kazanılan olumlu duygusu güvendir. Bu yüzden kişilik gelişimi açısından da çok önemlidir. Anne veya bakıcının bebeği iyi beslemesi, sevgi ilgi göstermesi, gerektiğinde altını değiştirmesi, ihtiyaç duyduğu anlarda yanında olması bebekteki çevreye karşı güven duygusunu geliştirir. Aynı zamanda bebeğin bakıcıya aşinalığı ve bakıcının bebeğe karşı davranışlarındaki tutarlılık da güven duygusunun kazanılmasında önemli etkenlerdir. Aşinalık, tutarlılık ve süreklilik çocuğun çevresindeki yetişkinlerde aranması gereken özelliklerdir. Çocuğa bakan kişinin sık sık değişmemesi ve tutarlı davranışların süreklilik göstermesi çocuğun güven duygusu edinmesini kolaylaştırır. Çocuklar tutarlı olduğu anlaşılan şeylere güvenebilirler. Bu yüzden kısıtlama ve sınırlamalardan değil, tutarsızlık ve anlamsızlıklardan rahatsız olurlar. Bebek kolay besleniyorsa, derin uyku uyuyabiliyorsa ve bağırsakları iyi çalışıyorsa temel güven duygusu edinmekte olduğu sonucu çıkarılabilir. Güven duygusu içinde yetişen bireyler sosyal ilişkiler kurmaktan çekinmeyen çevreye güvenli, uyum yeteneği yüksek insanlar olarak göze çarparlar. Bu duygudan mahrum bırakılan bireyler ise güvensiz ve anti sosyal kişilik geliştirirler. Yani bu dönemde bakıcı – bebek ilişkisi, başkalarına karşı duyacağı güven duygusunun temelini oluşturur. Bebeğin gereksinimlerine gösterilen duyarlılık ve bakıcı ile sağlıklı ilişkiler, sürekli bir güven duygusunun oluşmasında temel öğedir. Duyusal uyumsuzluk Aşırı güven duygusunun uzantısı olarak karşımıza çıkar. Aşırı koruyucu ailelerde daha çok görülür. Olması gerekenden fazla güven olduğu için risk alırlar. Temel Güvene Karşı Güvensizlik Döneminin özeti Bana ne verildiyse ben oyum. 2. Özerkliğe Karşı Utanç ve Şüphe 1–3 yaş Çocuğun yürümeye ve konuşmaya başlaması ile kendi başına hareket etme isteği görülür. “Ben yaparım” ve “kendim yapacağım” gibi cümlelerle bu yaşta sıkça karşılaşılmasının sebebi budur. Bu dönemin en büyük özelliklerinden biriside inatçılıktır. Bu dönemde sık sık cezaya başvuran ve aşırı koruyucu anne babaların çocukları “kendi başıma yapamam, beceremem” duygusunu geliştirir. İlerleyen yıllarda birey kendi başına karar veremeyen bir kişiliğe sahip olur ve kendi kapasitesine karşı şüpheyle bakar. Bu dönemi olumlu geçiren çocuklar, kendi başına davranma yeteneğini kazandıkça özgür seçimlerde bulunabilme ve uygulama yapabilme yeteneğini kazanır. Yine bu dönemde verilen tuvalet eğitiminde cezalandırıcı ve utandırıcı ana baba tutumları çocukta kötü izler bırakır. Bunun sonucunda birey utangaç ve şüpheci bir kişilik geliştirebilir. Çocuğun kendi başına yemek yeme davranışı desteklenirse bağımsız hareket edebilme duygusu gelişir. Yoksa çocuk, kapasitesine kuşku ve utanç ile bakar. Bir çocuğun kaldırımda kendi başına yürümek istemesi ve bu davranışının desteklenmesi özerk bir kişilik kazanmasında etkili olur. Sıkça bu konuda azarlanan ve eli sıkı sıkıya tutulup bırakılmayan çocuk “ben bunu yapabilecek yeterlilikte değilim” düşüncesi geliştirir. Tek başına yemeğini yemek isteyen bir çocuğa, uygun bir ortam hazırlanıp, bu isteğinin gerçekleşmesine yardım edilmesi gereklidir. Titiz davranıp etrafın kirlenmemesi için çocuğu engellemek, çocukta şüphe ve utanç duygusu geliştirir. Özerkliğe Karşı Utanç ve Şüphe Döneminin özeti Ben ne yaparsam oyum 3. Girişimciliğe Karşı Suçluluk 3–6 yaş Çocuk bu dönemde cinsiyeti keşfeder ve merak duygusu ön plana çıkar. Bu yaşlardaki çocuklar hareketli, meraklı ve öğrenmeye isteklidirler. Çevresindeki olayları anlayabilmek için sürekli sorular sorar, girişimlerde bulunurlar. Bu dönemde çocuğun girişimciliğinin desteklenmesi için yapılabilecekleri şu şekilde sıralayabiliriz Uğraştıkları işlerde çocuklara destek olunmalıdır. Çocukların başarıları vurgulanmalıdır ve hatalarını bulma şansı verilmelidir. Çocukların isteklerine sık sık “hayır” demek yerine başarılı olmaları için ortamlar hazırlanmalıdır. Çocuklar kendi adına tercih yapabilmeli ve bu doğrultuda destek olunmalı. Başaramayacağı sorumluluklar verilmemeli. Eğer çocuk sorduğu sorular yüzünden azarlanır, araştırmaları engellenir ise girişkenliği engellenmiş ve suçluluk duyguları geliştirilmiş olur. Suçlanan çocuk, araştırmadan vazgeçerek kendi kabuğuna çekilebilir. Etrafındakilere soru soran çocuğun, konuşmaması için uyarılması çocukta suçluluk yaratır. Oyuncağı parçalara ayıran çocuğun engellenmesi bir daha aynı girişimde bulunmaz. Dolapta ne olduğunu merak ettiği için çocuğa kızmak çocuğun merak ve girişimcilik duygusunu engeller. Çocuğun tek başına ayakkabılarını bağlamasını beklemek başaramayacağı bir iştir ve suçluluğa neden olur. Girişimciliğe Karşı Suçluluk Döneminin özeti Hayal ettiğim şeyi olacak kişiyim. 4. Çalışkanlığa Karşı Aşağılık Duygusu 6–12 yaş Başarıya Karşı Başarısızlık İlköğretim çağındaki çocuk bir şeyler üretmek ve başarılı olmak için çaba sarf eder. Sonucunda da yaptığı işlerin takdir edilmesini ve kabul görmeyi ister. Takdir edilen çocuğun özsaygısı artar ve daha çok çalışma isteği duyar. Aksi takdirde yaptıklarının değersiz olduğuna inanır ve kendini de değersiz görmeye başlar. Bu durum çocuğun aşağılık duygusu geliştirmesine yol açar. “Benim yaptıklarım değersiz” şeklindeki düşünce çocuğu tembelliğe iter. Türkçe dersinde zayıf olan bir öğrencinin matematik dersindeki başarısının hatırlatılarak onun desteklenmesi çocuğu çalışmaya iterken, bu dersi yapamadığının vurgulaması aşağılık duygularına neden olur. Öğrencileri arasında kıyaslama yapan bir öğretmen, “demek ki diğer öğrencilerin başarıları benim başarılarımdan daha değerli” düşüncesine yol açar. Karnesinde düşük notların yanı sıra yüksek notlarda olan çocuğa; “bu nasıl karne hiç mi iyi not olmaz!” demek aşağılık duygularına ve tembelliğe neden olur. Çalışkanlığa Karşı Aşağılık Duygusu Döneminin özeti Ne öğrenirsen oyum 5. Kimlik Kazanamaya Karşı Rol Karmaşası 12–18 yaş Beden ve düşünce yapısındaki önemli değişiklikler ile birlikte birey kim olduğunu sorgulamaya başlar. Çocuk kimliğinden yetişkin kimliğine adım atılan bu süreçte yoğun bir benlik karmaşası yaşanır. Etrafındaki çeşitli kişi ya da gruplarla özdeşim kurarak ve taklit yoluyla kimlik ararlar. Bu dönemde ergene benlik oluşturma ve kimlik kazanma sürecinde yardımcı olmak için sabırlı ve anlayışlı davranılmalı, güven ve kabul ortamı oluşturulmalıdır. Yaşadığı bunalımlarda hedeflerini belirlemeleri için fırsat verilmeli, yeteneklerine ve ilgilerine uygun aktivitelere yönlendirilmelidirler. Aksi halde kararsızlık yaşayan bireyler rol – kimlik karmaşasına girebilirler. Meslek seçiminde anne – baba ile fikirleri uyuşmayan bir ergenin kararsız kalması rol karmaşasına neden olur. Futbol takımında oynamak isteyen bir çocuğa ebeveynlerin müzik eğitimi konusunda ısrar etmesi kimlik bunalımına yol açar. Hataları hemen eleştirilen bireyler uygun bir kimlik belirlemede zorlanabilir. Ergenlik döneminde üzerinde sürekli yüksek beklenti olan bir kişi olumsuz kimlik belirleyebilir. Dikkat Kimlik kazanma sürecinde kimlik bunalımı arayışı ifade ettiği için OLUMLU bir durumdur. Bunalımın ağırlaşmasına bağlı olarak KARARSIZLIK durumu kimlik rol karmaşasına neden olduğu için OLUMSUZ bir durumdur. Bu dönemde kimlik statüleri oluşur. Başarılı kimlik Moratoryum kimlik İpotekli kimlik Dağınık kimlik Ters kimlik Gölgeli kimlik Kimlik Kazanamaya Karşı Rol Karmaşası Döneminin özeti Ben kimim? 6. Yakınlığa Karşı Yalnızlık 18–30 yaş Kimlik bulma çabalarını büyük ölçüde bitiren birey toplumla daha yakın ilişkiler kurma, meslek sahibi olma ve evlenme gibi konular üzerinde yoğunlaşır. Bu istekler gerçekleştirilemediğinde krize dönüşürse, birey kendini yalnızlığa itebilir. Yalnızlık benliğe hâkim olduğunda birey toplumdan yalıtılmışlık duyguları yaşar. Bağlanma korkusu da bu dönemde gözlenir. “Ev alınca evleneceğim”, “iş bulunca evleneceğim” gibi ifadelerin temelinde yatan duygu bağlanma korkusudur. 20 yaşında bir gencin kendisini toplumdan soyutlaması ve eve kapanması. İş bulamayan bir gencin arkadaşlarından giderek uzaklaşması Yakınlığa Karşı Yalnızlık Döneminin özeti Biz sevdiklerimizin tümüyüz. 7. Üretkenliğe Karşı Verimsizlik 30–60 yaş Bu kişilik gelişim evresi yetişkinlik dönemine denk gelir ve bireyin en üst düzeyde ürünler ortaya koyduğu dönemdir. Buradaki üretkenliğin anlamı yaratıcılık, nesil yetiştirme, nesne veya yeni fikirler üretme olabilir. Bu dönemde normal olan şey topluma ve aileye karşı sorumlulukları yerine getirmek ve üretken olmaktır. Üretken olamayan birey ihtiyaç duyulma isteğini de yerine getirememiş olur. Bu bireyler zamanla ailesine ve çevresine karşı duyarsızlaşır ve bencil insanlar haline gelirler. Bu dönemde görülen bir başka sorun da orta yaş krizidir. Eşten veya işten ayrılma, genç işi giyinme, bekârlarla gezme gibi durumlar orta yaş krizinin sonuçları olarak ortay çıkabilir. Erikson’a göre durgun bireylerin orta yaş krizine yakalanma riski daha yüksektir. Bir öğretmenin gerektiği gibi işini yapması ve öğrencileri ile yakından ilgilenmesi üretken bir yetişkinlik geçirdiğinin göstergesidir. Devlet kurumunda çalışan bir memurun, sallabaşı al maaşı mantığı ile hareket ederek işinin gereklerini önemsememesi durgun hayat yaşadığını gösterir. Anne-babaların ürünleri olan çocuklarını, sorumlu birer yetişkin olarak topluma kazandıramaması, onlara karşı görevlerini ihmal etmesi verimsizliği gösterir. Sanatçılar eserleri, bilim adamları fikirleri, çiftçiler ekinleri ile üretkenlik gösterirler. Üretkenliğe Karşı Verimsizlik Döneminin özeti Ben ürettiğim şeyim. 8. Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk 60 ve üzeri Birey bu döneme geldiğinde geçmişle yaptıkları ile yüzleşir ve bir iç hesaplaşma içerisine girer. Geçmişle yapılan muhasebe sonucu, olumlu bir yaşam geçirdiğini düşünen bireyler benlik bütünlüğü içinde yaşamaya devam eder. Aksi halde geçimsiz birer birey olarak toplumun karşısına çıkarlar. Bu kişiler mutsuz ve umutsuz bir biçimde ölüm korkusunu daha çok hissederek yaşamlarını devam ettirirler. Geçmişinde değiştirmek istediği, “keşke” ve “pişmanım” kelimesini sıkça kullandığı olaylar olsa da, artık bunları değiştirme şansı yoktur. Çocuklarının hepsini istediği gibi yetiştirmiş ve gelişim görevlerinin hepsini yerine getirmiş 65 yaşındaki Ahmet Amca’nın benlik bütünlüğü içerisinde yaşlılık dönemini geçirmesi. Emekli olmuş bir öğretmenin; “hiçbir öğrencime doğru dürüst bir faydam olmadı. Öğretmenlik yıllarımı boşa geçirmişim, keşke zamanı geriye alabilseydim” düşüncesi ile sürekli mutsuzluk yaşaması. Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk Döneminin özeti Ben geride bırakabildiğim şeyim. Erikson, araştırmasını kontrollü koşullara dayandırmadığı ve kendi fikirlerini ve duygularını kuramlaştırdığı yönünde eleştirilmiştir. Bir başka eleştiri noktası ise dönemler arası geçişin belirgin olmayışıdır. Bazı bayan bilimciler tarafından da erkekler için geliştirilmiş bir kuram olduğu yönünde eleştiri almıştır. KİMLİK STATÜLERİ A. Başarılı Kimlik Marcia Kimlik bunalımı yaşandığı için üst kimliktir. Birey bunalımı genellikle tek başına geçirmiştir. Aldığı kararlardan memnundur. Bu kişiler zorluklarla olgunlaşıp, hayatla mücadele etme yeteneğini kazanmışlardır. Bu tür bireylerin aile ilişkilerine bakıldığında kısmen uzak ve reddedicidir. Tek başına okuyarak ayakta kalmayı başarıp bir meslek sahibi olma. Ailesi tarafından terk edilmiş bir kişinin, örnek gösterilebilecek saygın bir mesleğe kavuşması. B. İpotekli Kimlik Marcia Bunalım yaşanmadığı için alt kimliktir. Erken bağlanmış kimlik de denir. Daha çok çocuk merkezli aile ilişkilerinde görülür. Ailenin ve büyüklerin verdiği kararlar sorgulanmadan kabul edilir. Bunlar ilerleyen zamanlarda da tek başına kararlar alamazlar. Evlilik çağına gelmiş bir gencin “ailemin seçeceği kişi ile evleneceğim” demesi. C. Moratoryum Kimlik Marcia Bunalım yaşandığı için üst kimliktir. Dengesiz aile ilişkilerinin yaşandığı ortamlarda sık rastlanır. Kimlik bunalımı yaşayan ve başarısız olan birey bütün işlerini ve ilişkilerini askıya alır. Hedefsizlik ve başıboşluk moratoryum kişiliğin en büyük göstergesidir. Okulunu bırakıp işe başlamak isteyen bir gencin durumu. Bir lise öğrencisinin erken yaşta evlenip okulu bırakma isteği. Sınav stresinden bunalan bireyin sınava girmekten vazgeçmesi. D. Dağınık Kimlik Marcia Bunalım yaşanmadığı için alt kimliktir. Kargaşalı kimlik de denir. Bu tür kimlikte birey herhangi bir kimliğe bağlanmaktan kaçınır. En az etkileşimin olduğu ailelerde daha çok görülür. Her gün araştırma yapmadan mesleki kararlarını değiştirmek. Vur patlasın çal oynasın mantığı ile hareket etmek. Dünya batsa umurunda olmayan bir gencin durumu. E. Ters kimlik Kimlik karmaşası yoğun olan ergen bu rahatsızlık duygusundan kurtulmak için, toplumsal ve ailevi beklentilerin tam karşıtı olan rolleri ve idealleri benimser. Öğretmen anne babanın çocuğunun çete lideri olması. Dindar bir ailenin çocuğunun uyuşturucu ve alkol bağımlısı olması. F. Gölgelenmiş Kimlik Birey araştırma yapmıştır fakat ailesinin veya yakın çevresinin baskılarına dayanamayarak onların kararlarına bağlanmıştır. Üst kimlikler Başarılı kimlik arayış VAR bağlanma VAR Moratoryum kimlik arayış VAR bağlanma YOK Alt kimlikler İpotekli kimlik arayış YOK bağlanma VAR Dağınık kimlik arayış YOK bağlanma YOK Fen ve teknoloji dışında, sinema, fantastik edebiyat ve tarih sevdalısı, sıkı bir Yüzüklerin Efendisi hayranı.
Oluşturulma Tarihi Şubat 17, 2022 1710Erik Erikson, incelediğiniz ebeveynlik dergilerinde tekrar tekrar geçtiğini fark edebileceğiniz bir isimdir. Erikson, çocuk psikanalizinde uzmanlaşmış ve en çok psikososyal gelişim teorisi ile tanınan bir gelişim psikoloğuydu ve bir teorisi vardı. Erikson psikososyal gelişim kuramı nedir tüm detayları ile birlikte Erikson 1902–1994, Freud'un tartışmalı psikoseksüel teorisini alan ve onu sekiz aşamalı bir psikososyal gelişim teorisine dönüştüren bir sahne teorisyeniydi. Erikson Psikososyal Gelişim Kuramı Nedir ve Dönemleri Nelerdir? Erik Erikson'ın 1958, 1963 psikososyal gelişim teorisi, kişiliğimizin bebeklikten yaşlılığa kadar sekiz aşamada geliştiğini öne sürer. Sosyal deneyimin yaşam boyunca değerli olduğunu ve her aşamada psikolojik ihtiyaçlarımız ve çevredeki sosyal çevre arasında karşılaştığımız belirli çatışma ile tanınabileceğini savundu. Bu aşamalar; Psikososyal Gelişimin Aşamaları Erikson'un psikososyal gelişim aşamaları, Freud'un psikoseksüel teorisine dayanır ve genişler. Erikson, hayatımızın belirli alanlarında yetkinliğe ulaşma ihtiyacıyla motive olduğumuzu öne sürdü. Psikososyal teoriye göre, bebeklikten geç yetişkinliğe kadar yaşamımız boyunca sekiz gelişim aşaması yaşıyoruz. Her aşamada çözmemiz gereken bir kriz veya görev vardır. Her gelişimsel görevin başarıyla tamamlanması, bir yeterlilik duygusu ve sağlıklı bir kişilik ile sonuçlanır. Bu görevlerde ustalaşmamak, yetersizlik duygularına yol açar. Erikson ayrıca gelişimin kültürel etkilerini tartışarak Freud'un evrelerine ekledi; bazı kültürlerin, kültürel ve hayatta kalma gereksinimlerine bağlı olarak aşamaları farklı şekillerde çözmesi gerekebilir. Psikososyal Gelişim Kuramı Örnekleri ve Temel Kavramlar Güven ve Güvensizlik Doğumdan 12 aya kadar, bebekler yetişkinlere güvenilebileceğini öğrenmelidir. Bu, yetişkinler bir çocuğun hayatta kalmak için temel ihtiyaçlarını karşıladığında ortaya çıkar. Bebekler bakıcılarına bağımlıdır, bu nedenle bebeklerinin ihtiyaçlarına duyarlı ve duyarlı olan bakıcılar, bebeklerinin bir güven duygusu geliştirmesine yardımcı olur. Bebeklerinin ihtiyaçlarını karşılamayan tepkisiz bakıcılar endişe, korku ve güvensizlik duygularına neden olabilir. Bebeklere zalimce davranılırsa veya ihtiyaçları uygun şekilde karşılanmazsa, muhtemelen dünyadaki insanlara karşı bir güvensizlik duygusuyla büyüyeceklerdir. Özerkliğe Karşı Utanç/Şüphe Yeni yürümeye başlayan çocuklar 1-3 yaş arası dünyalarını keşfetmeye başladığında, sonuç almak için eylemlerini kontrol edebileceklerini ve çevrelerine göre hareket edebileceklerini öğrenirler. Yiyecek, oyuncak ve giysi gibi çevrenin belirli unsurları için net tercihler göstermeye başlarlar. Yeni yürümeye başlayan bir çocuğun ana görevi, bağımsızlık sağlamaya çalışarak özerklik ve utanç ve şüphe sorununu çözmektir. Bu “ben yaparım” aşamasıdır. Girişim ve Suçluluk Çocuklar okul öncesi aşamaya ulaştıklarında 3-6 yaş, sosyal etkileşimler ve oyun yoluyla etkinlikleri başlatabilir ve dünyaları üzerinde kontrol iddiasında bulunabilirler. Erikson'a göre, okul öncesi çocuklar inisiyatif ve suçluluk görevini çözmelidir. Başkalarıyla etkileşim kurarken plan yapmayı ve hedeflere ulaşmayı öğrenen okul öncesi çocuklar bu görevde ustalaşabilirler. Girişim, bir hırs ve sorumluluk duygusu, ebeveynler bir çocuğun sınırları dahilinde keşfetmesine izin verdiğinde ve ardından çocuğun seçimini desteklediğinde ortaya çıkar. Bu çocuklar özgüven geliştirecek ve bir amaç duygusu hissedeceklerdir. Karşılaştırma ve Aşağılık İlkokul aşamasında 6-12 yaş arası, çocuklar endüstriye karşı aşağılık göreviyle karşı karşıya kalırlar. Çocuklar, kendilerini nasıl ölçtüklerini görmek için akranlarıyla karşılaştırmaya başlarlar. Ya okul çalışmalarında, sporlarında, sosyal aktivitelerinde ve aile yaşamlarında gurur ve başarı duygusu geliştirirler ya da yeterli olmadıklarını düşündükleri için kendilerini aşağı ve yetersiz hissederler. Çocuklar başkalarıyla iyi geçinmeyi öğrenmezlerse veya evde ya da akranlarıyla olumsuz deneyimler yaşarlarsa, ergenlik ve yetişkinlik döneminde bir aşağılık kompleksi gelişebilir. Kimlik ve Rol Karışıklığı Ergenlikte 12-18 yaş, çocuklar kimlik ve rol karmaşası göreviyle karşı karşıya kalırlar. Erikson'a göre, bir ergenin ana görevi bir benlik duygusu geliştirmektir. Ergenler “Ben kimim?” gibi sorularla boğuşurlar. “Hayatımla ne yapmak istiyorum?” Yol boyunca, çoğu ergen, hangisinin uygun olduğunu görmek için birçok farklı benlik üzerinde çalışır. Bu aşamada başarılı olan ergenler, güçlü bir kimlik duygusuna sahiptir ve sorunlar karşısında inanç ve değerlerine sadık kalabilmektedir. Ergenler kayıtsız olduklarında, bilinçli bir kimlik arayışına girmediklerinde veya ebeveynlerinin gelecekle ilgili fikirlerine uymaya zorlandıklarında, zayıf bir benlik duygusu geliştirebilir ve rol karmaşası yaşayabilirler. Yakınlık ve İzolasyon Erken yetişkinlikteki insanlar 20'lerden 40'ların başlarına kadar, yakınlığa karşı izolasyonla ilgilenirler . Ergenlikte bir benlik duygusu geliştirdikten sonra, hayatımızı başkalarıyla paylaşmaya hazırız. Bununla birlikte, diğer aşamalar başarılı bir şekilde çözülmezse, genç yetişkinler başkalarıyla başarılı ilişkiler geliştirmekte ve sürdürmekte sorun yaşayabilir. Erikson, başarılı samimi ilişkiler geliştirmeden önce güçlü bir benlik duygusuna sahip olmamız gerektiğini söyledi. Ergenlik döneminde olumlu bir benlik kavramı geliştirmeyen yetişkinler, yalnızlık ve duygusal izolasyon duyguları yaşayabilirler. Üretkenlik ve Durgunluk İnsanlar 40'lı yaşlarına geldiklerinde orta yetişkinlik olarak bilinen ve 60'ların ortalarına kadar uzanan döneme girerler. Orta yetişkinliğin sosyal görevi, üretkenliğe karşı durgunluktur. Üretkenlik, hayatınızın işini bulmayı ve gönüllülük, mentorluk ve çocuk yetiştirme gibi faaliyetler yoluyla başkalarının gelişimine katkıda bulunmayı içerir. Bu aşamada, orta yaşlı yetişkinler, genellikle doğum ve başkalarına bakma yoluyla bir sonraki nesle katkıda bulunmaya başlar. Bu görevde ustalaşamayanlar, durgunluk yaşayabilir ve dünyada anlamlı bir iz bırakmadıklarını hissedebilirler; başkalarıyla çok az bağlantıları olabilir ve üretkenlik ve kendini geliştirmeye çok az ilgi gösterebilirler. Dürüstlük ve Umutsuzluk 60'lı yılların ortalarından yaşamın sonuna kadar, geç yetişkinlik olarak bilinen gelişim dönemindeyiz. Erikson'ın bu aşamadaki görevi, bütünlüğe karşı umutsuzluk olarak adlandırılır. Geç yetişkinlikteki insanların yaşamları üzerine düşündüklerini ve ya bir tatmin duygusu ya da bir başarısızlık duygusu hissettiklerini söyledi. Başarılarından gurur duyan insanlar bir bütünlük duygusu hissederler ve hayatlarına çok az pişmanlık duyarak bakabilirler. Ancak bu aşamada başarılı olamayan kişiler, hayatlarını boşa gitmiş gibi hissedebilirler.
erikson ve psikososyal gelişim kuramı